İNTİHARIN TARİHÇESİ
İNTİHARIN TARİHÇESİ
İntihar kelimesi yeni olmasına rağmen, gerçekte
anlatmak istediği eylem tarihin ilk çağlarına kadar
uzanmaktadır. Yapılan birçok antropolojik araştırma,
ilkel kabilelerde intihar olgusunun olduğunu
doğrulamaktadır. Burada görülen intihar daha çok
yenmesi tabu olan yiyeceklerden olmaktadır. Tabuyu
çiğnemesi halinde doğacak sonucu bildiği halde,
birey bu tabuyu çiğnemekte; yani ölümü göze
almaktadır. Tabuyu çiğneyen birey hastalanır ve ölür.
Hatta bazı durumlarda fiziksel bir dış etki olmaksızın,
tabunun çiğnenmesi halinde yine ölümle sonuçlanan
olaylara rastlanmıştır. Örneğin; Yeni Kurnei’lerde bir
genç sağlam ve güçlü olduğu halde, yenmesi yasak
olan ‘opussum’u yediği ve ihtiyarlar da bunu farkettiği
için derhal hastalanır ve üç hafta içinde ölür.
Eski yazıtların çoğunda intihar konusu ele alındığı
halde, 19. yüzyıl sonuna kadar ilkel kabilelerde
intihar fenomeninin bulunmadığı iddia edilmiştir; hatta
günümüzde bile bu görüşü savunanlar vardır. Bu
görüşün ortaya atılması ve savunulmasında herhalde
18. yüzyıl düşünür ve yazarlarının tanımlamaya
çalıştıkları Happy Savage (Mutlu İlkel) imajı
yatmaktadır.
İlkel toplumlardaki intihar olgusu daha çok
kahramanlık türünden olan intiharlardır. İleride
değinileceği gibi, Durkheim ilkellerde “elcil” (altruistic)
intiharların daha sık olduğunu belirtir. İntiharla ilgili en
eski yazıt olan Oedipus Mitolojisindeki Epikaste’in
intiharı da bu türden bir intihardır.
İntihar, geçmişte bazı toplumlarda benimsenmiş ve
hatta bazı durumlarda başvurulması zorunlu bir
davranış biçimi olarak kabul edilmiştir. Eski
İskandinavlarda doğal ölüm utanç verici kabul edilir ve
yaşlanan kişiler, daha onurlu bir ölüm biçimi olarak
kabul edildiği için kendilerini uçurumdan atarlardı.
Bugün bile bazı Güney Pasifik adalarında intihar
onurlu bir davranış olarak değerlendirilir.
Bazı antropolojik incelemeler ilkel kabilelerin
bazılarında intihar olaylarına hiç rastlanılmadığını
bildirirler. Bu gibi sonuçlar ilkel insanlarda intihar
olaylarının hiç olmadığını değil; modern toplumlarda
neden daha fazla görüldüğünü düşündürmelidir.
İlkel insan, uygar insanla kıyaslandığında kendi
içindeki intihar eğilimin farkında değildir. İlkel insanlar
yüksek uygarlıktan haberdar olunca intihar oranları
artmaya başlamıştır. Örneğin; Eski Yunanlılar Roma
Uygarlığına katıldıklarında intihar oranı en yüksek
seviyesine ulaşmıştır.
Tarihsel süreç içinde intihar oranları genellikle nisbi
bir artış göstererek günümüzde önemli toplumsal
sorunlardan biri haline gelmiştir. Farklı toplumlarda ve
farklı zamanlarda intihar oranlarının artması veya
azalması genellikle, toplumsal normların bireyleri
etkileme derecesiyle belirlenmiştir. Bu türden
toplumsal engelleme veya desteklemeler intihar
olgusunun hukuksal boyutunu oluşturmaktadır.